14 Haziran 2015 Pazar

Lise yılları

Sanırım ben açılma kısmına biraz zor geleceğim zira bayağı bir dökülesim varmış. O günler geçeli beri düşünmediğim, hatırlamak istemediğim şeyleri yazmaya başladım, iyi mi kötü mü bilmiyorum ama biraz yüzleşme gibi oluyor, iyi olduğunu umuyorum.

Orta 3 yazını yazlıkta, yazlıktan hiç çıkmadan, evin içinde odamda maket yaparak geçirmiştim ananemle. Başka yaşıtlarımdan kaçarak, ananemin diğer teyze arkadaşlarıyla çay içerek falan. Ailemden kimse de bu durumu garip bulmamıştı, kimseye merak etmemişti. Kendinden nefretin, utanmanın dibine vurmuştum, kimse anlamamıştı. Aile dediğiniz şey aynı evde yaşayıp birbirinden habersiz olan insanlar topluluğu gibi geliyor bazen. Belki de bu yaşta birinin depresyonda olabileceğine ihtimal vermiyorlardı.

Liseye başladığımda aynı okuldaydım ama sınıflar gene karılmıştı ve en iyi arkadaşlarımın olduğu, sınıfın genelinin mülayim tipler olduğu, hiç iğrenç tipin olmadığı rüya gibi bir sınıfa düşmüştüm. Ne kadar rahatladığımı bir ben bilirim bir de Allah herhalde. O sene, daha sonra bütün liseyi yanyana oturarak tamamlayacağım, yine sarışın, uzun boylu, yakışıklı, okulun basketbol takımından bir çocukla aynı sıraya düştük. Onla iyi de bir arkadaşlığımız gelişti, beraber eğlendik falan ama okul dışında pek takılmadık. Doğrusu az biraz da kendini beğenen bir tipti, çok müthiş bir frekans tutması olmadı. Kimseye aşık falan olmadığım gibi ona da olmadım ama dedikodulardan eşcinsel olduğum söylentileri kulağına gitmişti ve kendinden biraz hoşlandığımı zannetti hep. Doğrusu çekici biriydi ama benim herhangi biriyle birşey yaşayacağım yoktu, o sıralar sadece tacizlerin bitmiş olmasına sevinmekle meşguldüm.

Enteresan şekilde, etrafımda her zaman fiziksel olarak hoşlandığım erkekler olmuş olsa da kimseye duygusal birşey hissetmedim, aşık falan olmadım, hala da o kendinden geçmeli, sensiz yapamamlı bir aşk yaşamış değilim, eksikliğini de hissetmiyorum, yapım müsait değil sanırım. Bu sevgililik konularına biraz akılcı yaklaşan biriyim sanırım.

Bir başka enteresan tespit ise hayatımın hiç bir döneminde bir kızlar grubu içinde olmadım, hatta üniversiteye kadar bütün arkadaşlarım erkekti, hiçbirisiyle de hoşlandığım için arkadaşlık yapmadım, arkadaşlıklarını sevdiğim için arkadaşlık yaptım. Hiç bir zaman en iyi arkadaşım bir kız olmadı. Bunlar eşcinsel stereotipidir ya, ondan belirtme ihtiyacı hissettim.

Neyse Lise 1'de, bir önceki sene ne kadar kötüyse o sene de o kadar güzel geçti, benim notlarım fırladı gitti, başarılı bir öğrenci oldum. Sonraki sene sınıflar biraz daha karıldı, iyi arkadaşlarım gittiler, sıra arkadaşımla başka bir sınıfta buldum kendimi, bu sınıfta bir takım sataşan tipler olduysa da çok ciddi birşey olmadı. Sanırım biraz o kontrol edemediğim feminen tarafım silinmeye başlamıştı. Lise son sınıfa geldiğimde ise hiç beklemediğim birşey oldu, okul tarafı yine rahatlamıştı ama bulunduğum şehirde gidebilecek bir trilyon dersane varken, kaydımın yapıldığı küçücük dersanenin ilk günü ortaokuldaki orospu çocuğu ile aynı yere düştüğümü öğrenmem oldu. Dehşete kapılmıştım ve kısa süre içerisinde korktuğum başıma geldi ve beni, bir sene boyunca dipdibe yaşayacağım insanların ortasında küçük düşürdü ve ben karşılık veremedim. O sene son derece silik, korkarak geçti, sonrasında da üniversiteyi kazanamadım.

Hayatımda bana yamuk yapan pek çok kişi oldu ve hepsini iyi kötü affettim ama bir tek bu kişiyi hiç bir şekilde affedemem sanırım. Elbetteki onun saldırılarına yanıt vermesi gereken kişi bendim, belki de bir kavga ile çok kolay altedebilirdim ama derinden inanılmaz bir utanç ve suçluluk yaşamaktaydım, hiç bir şekilde karşılık veremedim ve onun bu durumdan yararlanmasına da izin vermiş oldum. Bu satırları yazmak gerçekten de zihnimin derinliklerine gömdüğüm yaraları tekrar kazımak anlamına geliyor ama bu yaşadıklarım belki birilerinin işine yarar, birileri ders çıkarır, birileri yakınlık hisseder, yalnız olmadığını bilir, belki birileri çıkar ve okullardaki akran zorbalığı (bullying) denen belayı önlemek için bizim ülkemizde de önlem almayı düşünür. Yaşadığım bu acılar boşa gitmemesini dilerim, belki ileride LGBT çocukların kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlayacak başka şeyler de yapabilirim, ama şimdilik kendi yaşadıklarımı yazmam da iyi bir fikir geliyor bana.

O sene bitti, ertesi sene tekrar dersaneye gittim ve vücut geliştirmeye başladım. Okul bitmişti, dersanede orospu çocukluğu yapacak kimse yoktu, çılgınlar gibi derslerime çalışmaya ve de spora abandım. O yıl da hayatımın en güzel yılı oldu, dersane birincisi oldum, çok iyi bir üniversiteye girdim, vücudum gayet fit ve taş gibi oldu.

Bir de o yıl ilk kız arkadaşım ve cinsel ilişkim oldu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder