Kendi eşcinselliğimi kabul edip, bu özelliğimden dolayı ciddi baskı, şiddet, kabul görmeme, aşağılanma ve bunlara bağlı olarak başta kendine güvensizlik gibi çeşitli psikolojik sorunlar yaşadığımın da ayırdına varınca, bende "ben çektim belki kendi çektiklerim başka birilerinin de benzer sorunları yaşamalarını engeller, en azından yalnız olmadıklarını anlarlar, sorunların üstesinden gelinebileceğini görebilirler" düşüncesi oluşmuştu.
Türkiye'ye döndüğümde İstanbul'da Lambda'ya gitmeye başladım. Çok muhteşem bir aktivist olduğumdan değil ama neler yapıldığını görmek amacıyla etkinliklerine katılmaya başladım. Çok sıkıcı ve bunalımlı eşcinsel filmleri gösterimleri vardı, ama oturup izliyordum. Filmler sonrası film hakkında tartışmalar yapıllıyordu. Fena değildi. Bundan başka atölye çalışmaları oluyordu çeşitli konular üzerine, onlar da fena değildi aslında, pek çoğuna katıldım. Bir dönem danışma hattında çalıştım, ama oldukça zorladı beni gelen sorulara cevap vermek.
Daha sonraları Açılma Toplantıları başladı ve bunlar muhteşem oldu. Lambda'nın ufak mekanı tıklım tıklım doluyordu zira aynı zamanda Listag'dan anne-babalar da gelip o toplantılara katılıyorlardı. Orada insanların açılma hikayelerini dinlemek, herkesin farklı farklı hikayelerindeki benzer temaları yakalamak, duygudaşlık kurmak çok güzel oluyordu. Gayet sakallı olup trans kadın olduğunu söyleyen biri, türbanlı olup nasıl annesine lezbiyen olduğunu anlattığını anlatan süper zeki bir kız, karşıcinsel olup, evli olup aynı zamanda ara sıra kadın giysileri giyip dolaşmaktan hoşlanan yakışıklı bir adam, ciddi derecede feminen olup hem ailesinden hem okuldakilerden sürekli sözlü ve fiziksel şiddet gören ve bunları gözyaşları içerisinde anlatan bir gence kadar bir sürü ilginç hikaye dinledim. Orada oluşan o ortam, o dayanışma, senin halinden çok iyi anlıyorum duygusu tarif edilemezdi benim için. Lambda'ya dair en çok özlediğim şey o müthiş samimi ve duygusal geçen Açılma toplantıları.
Neyse, Lambda'ya neredeyse bir buçuk yıl gittim geldim, etkinliklerine katıldım, hatta yönetim kurulu toplantılarına bile katıldım pek çok kez. Yalnız nedenini bilmediğim bir şekilde orada oldukça çekingen kaldım. Bir de kimseyle samimi bir arkadaşlık boyutuna getiremedim ilişkilerimi, kimseyle elektriğim mi uymadı diyim, nasıl açıklanır bu bilmiyorum. Dolayısıyla herhalde orada sessiz, pek çekingen bir tip olarak algılandım, öyle de kaldım. Tam olarak neden öyle oldum bilmiyorum, elbette bunda Lambda dışında sıfır açık bir hayat yaşamamın bir etkisi var. Bunun yanında eşcinsellik kavramının getirisi olan, toplumun her kesiminden insanın başına gelen birşey olduğu için, orada da değişik değişik kesimlerden insanlar bir aradaydı. Bu aslında iyi birşey çeşitliliği görmek bakımından fakat benim iletişim kurmamı, oradakilere kolay güvenmemi etkileyen birşey oldu ister istemez. Ama tüm bu durumlar benim beceriksizliğim kabul ediyorum, Lambda bana her yönüyle inanılmaz güzel bir deneyim yaşattı.
O sıralardaki düşüncem de şu olmuştu, madem bu kadar LGBT birey var, madem ortada bu kadar ayan beyan bir şiddet ve hak istismarı var, neden bütün durumu müsait LGBT bireyler bu tip dernekler altında bir araya gelmiyor, hak mücadelesine destek için elinden geleni yapmıyor, ufak da olsa bir katkıda bulunmuyor?
Bunun cevabını çok net kestiremiyorum hala. Kürtçülük yapıldığı algısı pek çok insanı iten ilk neden, benim orada olduğum sırada bunu pek hissetmemiştim ama benden önceleri yoğun şekilde Kürt milliyetçiliği sempatizanlığı olduğunu duydum şuradan buradan. Ben bu tür bir, LGBT hakları dışında olan bir konunun yoğun konuşulduğuna rastlamadım ama orada bulunduğum dönemde.
Daha sonra İstanbul'dan ayrıldım, Ankara'ya geldim. Lambda'da çok güzel zamanlar geçirdiğimden buradaki Lambda muadili dernek olan KaosGL'ye gittim. Ne yazık ki Kaos'un Lambda benzeri değişik aktivitelerden oluşan etkinlikleri, açılma toplantıları, dinamik bir yapısı yok gözüktü gözüme. Son derece sönük, fazla politik, fazla formal gözüktü, bir daha da ilgilenmedim burayla. Lambda İstanbul'a dair en çok özlediğim şeylerden biri, her ne kadar fazla aralarına karışamadıysam da.
Daha sonra It Gets Better projesi ile karşılaştım ve beni bayağı etkiledi. ABD'de intihar eden LGBT ergenlere umut vermek üzere Dan Savage ve kocası tarafından başlatılan ve kısa sürede çığ gibi büyüyen bu projenin ilk videosunda anlatılanlar tam beni anlatıyor demiştim.
Bu projenin pek çok destek videosunu izledim, Apple, Google çalışanlarının olduğu videolar özellikle çok güzeldi. Ana mesaj "ortaokul, lise zamanları sizin için çok zor geçiyor olabilir, ileri derecede şiddet görüyor olabilirsiniz, ama biraz daha sabredin, lise bitince yeni bir hayat başlıyor ve her şey daha iyi olmaya başlıyor, intihar etmek çözüm değildir".
Kendisi de intihar etmeyi ciddi ciddi düşünmüş, o derece bir umutsuzluk ve yalnızlıkla o yaşlarda boğuşmuş birisi olarak beni etkilememesi imkansızdı bu videoların. Daha sonra bu projenin çıkardığı kitabı da okudum, o da çok güzeldi.
Daha sonra bu videolar ve kitabı Türkçe'ye kazandırmak için bir girişimde bulunabilirim, bir internet sitesi açıp ilgi gösterebilecek insanlara duyurabilir, online bir topluluk oluşturup hem bir amaç uğruna LGBT bireyleri ve onları destekleyenleri bir araya getirebilir, hem de kimliklerini açıklamak istemeyen veya uzak şehirlerde yaşayan kişilerin de katkıda bulunmasına yardımcı olabilirim diye düşündüm. Bunu kısıtlı LGBT çevremdeki bir iki kişiye açtım ama fazla destek bulamadım. Ben kendim oturdum bir site yaptım fakat tabii duyurmasını nasıl yapacağımı bilemediğimden, desteğim olmadığından, bir de bu fikir mantıklı bir fikir midir, tutar mı, gerçekten hayal ettiğim gibi olur mu bilemediğimden o şekilde kaldı gitti.
Aslında belli bir amaç dahilinde LGBT bireyler için online topluluklar oluşturmak, ortak bir iş yapabilmelerini, bu arada da tanışabilmelerini, birbirlerinin deneyimlerinden faydalanabilmelerini sağlamak cidden önemli ve fark yaratacak bir adım olurdu. Türkiye'de online ve LGBT denilince seks arama forumlarından başka birşey yok. Seks arama forumuna dönüşmeden bir online topluluk kurabilmek için de belli bir amaca yönelik birşey üretmek gerekiyor, onun için de bu proje fena fikir gelmemişti bana ama nasıl yapılacağını bilemedim.
Şu andaki en büyük aktivizmim bu blogu yazıyor olmak işte. Aslında bu blog bile güzel bir adım bence zira inanıyorum ki her LGBT kişinin birbirinin hayat tecrübesinden öğreneceği çok şey var ve keşke herkes bu eksenli yaşadıklarını bir şekilde paylaşsa da okusak, öğrensek, dersler çıkarsak, hatta tartışsak, sorular sorsak. Bu konuda son derece önemli bir potansiyel ve ciddi bir ihtiyaç olduğunu görüyorum ama bunu nasıl harekete geçireceğimi bilmiyorum. Tek başına olacak şeyler değil bunlar biliyorum, aslında yine bir dernek altında örgütlenmek, oradan insanlar tanımak lazım, ama KaosGL bana hiç uygun gelmedi (belki sadece önyargı).
Hornet gibi "arkadaşlık" sitelerinde yüzlerce insan görüyorum, bu kadar insanın anlatacağı bir sürü şey olmalı, hepsinin cinsellikleriyle ilgili bir takım sıkıntıları, yaşadıkları sorunlar vardır, bunları paylaşmayı eminim isterler, ama doğru kanal nedir nasıl olmalıdır, kimlik vermeden dahi insanları nasıl konuşturabiliriz, bilmiyorum. Fikri olan var mı?
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil