2 Mayıs 2015 Cumartesi

Daha Başka Anılar

Son yazdığım yazıdan sonra düşünmeye devam edince, aklım ilkokul öncesi zamanlarımdan kalan bir iki şey daha geldi, onları da yazmak istedim.

1980'lerde çocuk olmuş herkes herhalde o dönemki gazetelerin ansiklopedi verme salgınından dolayı evlerde bolca bulunan envai çeşitte ansiklopediyi ve diğer bilgilendirici kitabı hatırlar. Benim o dönemden cinselliğim ile ilgili hatırladığım iki anı var.

İlki basit aslında. Sağlık temalı bir kitap vermiş bir gazete, o kitabın içerisinde bir yerde, çıplak çizilmiş biri kadın biri erkek iki figür duruyordu. O figürlerden erkek olanına uzun uzun baktığımı net olarak hatırlamaktayım. Daha rezil olan kısım ise, bir keresinde eve gelmiş olan benden iki yaş küçük kız kuzenimin bu kitabı bulması ve bana erkek figürünün pipisinin üzerinden neden kırmızı kalemle geçtiğimi sorması. O yaşta bile bundan utandığımı, kızın elinden kitabı kaptığımı hatırlıyorum.

Bir başka benzer anıda ise yirmili yaşlarımın başlarındayım. Evde kimsenin ilgilenmediği dolapları kurcalıyorum. Oradaki kitapları karıştırırken, uzun zaman önce Milliyet gazetesinin verdiği 5 küçük kitaptan oluşan sağlık setini buluyorum. "Aa, böyle birşey vardı evet" diye çocukluğumdan anımsadığım bu kitapları incelemek üzere alıyorum. Kalp-damar, sindirim, tansiyon falan gibi kitaplardan sonra son kitap mavi kapaklı "Cinsel Sağlığınız" kitabı. Yalnız kitabın kapağını görmemle dumur olmam bir oluyor. Kapakta yatakta yatan bir adam ve bir kadın görülüyor. Kadın cenin pozisyonunda dönmüş, üzerinde gecelik ile uyurken, adamın üstü çıplak ve sırtüstü sereserpe uyurken görülüyor. Adamın vücudu gayet güzel. Sorun şuradaki, adamın bütün hatlarının çevresi kırmızı kalem ile özenle çerçeve içine alınmış, kadının üzeri ise mavi tükenmez kalem ile karalanmış. Kapaktan o kadar ayan beyan belli oluyor ki eşcinselliğim, inanılır gibi değil. Bunu yapmış olduğum dönemde kaç yaşındaydım bilmiyorum ama kesinlikle ilkokula başlamamıştım. Yirmili yaşlarımın başındaki saklı gizli halim ile acaip derecede panik olduğumu ve bir tükenmez kalem bulup adamın üstünü de karaladığımı, karalarken de içimin gittiğini hatırlıyorum.

Şimdi yazdıkça aklıma geliyor, o yaşlarımda bir de Dolph Lundgren'in (Rocky 4'te Rus boksör rolündeydi) başrolde yarı çıplak (ayrıca sarışın ve kaslı) arzı endam ettiği He-Man filmi vardı. Blue Jean adlı dergi de ünlülerin küçük stickerlarını verirdi, apartmanda komşumuz olan o dönemki en yakın arkadaşımın bu adamın o roldeki Blue Jean stickerı, dolabının köşesine yapıştırılmıştı. Ben onun evine gittiğimde, o adamı bir başka kağıda kalem ile çizmeye çalıştığımı da hatırlıyorum. Muhtemelen adamın resmine bakmaktan çok zevk alıyordum, stickerı da sökemediğim için böyle bir yolu akıl etmişim. Aradan yıllar sonra, yine yirmili yaşlarımızın başında o arkadaşım benim eşcinselliğimden iyice şüphe etmeye başlamışken (niye böyle olduğunu başka bir yazıda anlatırım), bana bu anıyı hatırlatmıştı "neden öyle birşey yapıyorduysan" diye kinayeli şekilde ekleyerek.

Eminim hafızamı daha da deşsem daha neler neler çıkacak. Bu tip anılardan çıkarabileceğimiz sonuç, çocukların daha ilkokula başlamadan, 3-4 yaşında dahi cinsel hislerinin olduğu, cinsel yönelimlerinin belli olduğu. Bu gerçi bilinmeyen bir gerçek de değil ama kendi anılarımın da bunu kanıtlar nitelikte olduğunu böylece söyleyeyim.

Bu blogu kronolojik bir cinsel yaşam öyküm yapmayacağım ama ilk konular tesadüf eseri bunlar oldu, hadi hayırlısı.

1 Mayıs 2015 Cuma

İlk Anılar


Geçenlerde Ekşi Sözlük'te "23 Nisan aynı zamanda LGBT çocukların da bayramıdır" diye bir başlık altında tartışmalar dönmüştü. Çocukların cinselliği olmazmış, çocuklar ergenliğe girene kadar cinsellik nedir bilmezlermiş, çocuklara çocuk yaşta LGBT bilmemne demek abesmiş, kötü niyetmiş vs.

Bu tartışmaya kanıt olarak sunulabilecek pek çok şey var elbette ama ben kendi hikayemi yazayım.

Sanırım cinselliğime dair hatırlayabildiğim ilk anım 3-4 yaş civarındayken olan birşeydi, kendimce çekici bulduğum bir amcanın kucağına oturup kafamı göğsüne yasladığımda farklı bir zevk alıyordum. Sadece bu hissi hatırlıyorum, o amca ve çevredekilerin birşey anlamalarına olanak yoktu, gerçi benim de birşeyden anladığım yoktu. Sadece bu kadar ama kesin ve net bir anı bu.

Geçenlerde annemlerle konuşurken konu, ben küçükken yazları gittiğimiz şehirde, bize her sabah güğüm ile köyden süt getiren genç adamdan açıldı. Ben "aa evet, uzun boylu sarışın bir adamdı" dedim, annem hayretler içerisinde kaldı. "İyi de sen o zamanlar çok küçüktün, anaokuluna bile başlamamıştın" dedi. Ben de "Hayret" dermiş gibi bir surat ifadesi yaptım, ama anneme o adamın benim çocukluk heveslerimden biri olduğunu söylemek isterdim valla. Yüzünü pek hatırlayamadığım ama çok güzel sarı saçları olduğunu hatırladığım bu genç adamı görmek için her sabah kapı çaldığında koştura koştura gidip kapıyı açıp, bizimkiler gelene kadar adam ile bakıştığımı hatırlıyorum, yaş yine 3-4 falan olmalı.

Bir başka anı ise yine bir sarışın çocuk ile ilgili. O da zevkle izlediğim, çocukluğumun en harika çizgi filmi "Clementine"den. Giriş jeneriğinde kısa da olsa, üstü çıplak sarışın, güzel suratlı bir erkek çocuğu vardı ve bu elemanı izlerken de farklı bir his hissetiğimi hatırlıyorum. 

Daha belirgin, biraz da anlatırken utanabileceğim bir anım da İlkokul 1. sınıftan. O dönemlerde sevdiğim bir arkadaşım, sınıfa He-Man oyuncağını getirmişti. He-Man bildiğiniz üzere kaslı, sarışın ve genelde yarı çıplak dolaşan bir abimizdi. Oyuncak da haliyle bu şekildeydi ve ben oyuncağı gördüğüm anda bitmiştim. Israrlarım sonucu oyuncağını bana haftasonu için vermişti. Eve geldiğimde bu oyuncağı alıp oynamıştım bir süre, ne yaptığımı tam net hatırlamıyorum. Net hatırladığım şey şuydu ki, akşam olunca oyuncağa bir kutu içerisinde yatak yapıp yanıbaşımda uyuttuğumdu. O oyuncaktan hiç ayrılmak istememiştim, dolayısıyla okula da bir daha getirmemiş, arkadaşım oyuncağını sorduğunda, yarın getiririm deyip deyip ektiğimi biliyorum. Aradan bir hafta kadar geçtikten sonra arkadaşımın annesi bir akşam benim annemi arayıp oyuncağı istemiş, annem de bana oyuncağın akıbetini sorduğunda, "aa ben unutmuşum onu" deyip oyuncağı mahcup şekilde okula götürmüştüm. 

Aklıma gelen, anımsayabildiğim anılarım bunlar. Naif, çocukca şeyler bunlar elbette, ama o yaştaki çocukların da cinsellikten arınmış olmadıklarına güzel örnekler. Eminim eşcinsel olsun olmasın herkesin böyle anıları vardır. Çocukken sarışınlardan hoşlanırmışım gibi göründü, sonra da öyle bir takıntım olmadı gerçi. Ama yine de az bulunduklarından sarışınlar daha ilgi çekici oluyor hepimiz için herhalde.